Ebeveynlerin en çok yaptığı hatalı davranış: Kıyaslama !
- Anne Çocuk, Kişisel Gelişim, Tecrübeler
- 22 Kasım 2019
- Yorum yaz
- 237 kez görüntülendi

Çocuklar ebeveynleri tarafından çok sevilmelerine rağmen, anne-babanın farkında olmadığı bir davranışa maruz kalıyorlar:
KIYASLAMA!
Anne-baba bunu yapıyor çünkü kendisi de buna maruz kalmış ve böyle öğretilmiş. Onların da anne-babaları bunu yapmış. Onlar da okulda, iş yerlerinde bu bakış açısına maruz kalmışlar.
Ve bu olağan bir tavır ve bakış açısı haline gelmiş.
En çok yapılan kıyas ise kardeşler arasında oluyor. Bazen de kuzen, komşu çocuğu ile ya da sınıf arkadaşları ile yapılıyor kıyas.
Kıyaslama; bir çocuğa yapılacak en büyük darbelerden bir tanesidir.
Öz güvenini, öz değerini, öz sevgisini, öz saygısını yerle bir eden davranış biçimlerinden bir tanesidir.
-Anne-baba! Türkçe sınavından 80 aldım!
- Hım… 100 alan var mı?!!!
“Bak Ahmet ne kadar güzel resim yapmış. Sen de yapsana!”
“Ayşe Teyzenin kızı var ya hani? Yarışmaya girmişti… Derece almış. Sen ne yapıyorsun? Otur böyle sen daha!”
“Arkadaşlarının notları senden daha iyi. Çalış diyorum ama nerdeee!”
En basit örnekler işte size!
Yazarken bile rahatsız oldum doğrusu.
Hele bir de dış görünüş ile ilgili yapılan kıyaslamaları hiç düşünmek istemiyorum bile. Tam bir kâbus!
Çocuğunuzu geleceğin, güvensiz, mutsuz ve başarısız insanı yapmak istiyorsanız onu herkesle kıyaslamaya devam edin.
Çocuk kıyaslandığı kişiye benzemediği için ve kendisi gibi olduğunda kabul görmediği için başka birine benzemeye ve kendini kabul etmemeye başlayacak. Çünkü en yakını; ailesi onu kabul etmiyorken kendisi kendini nasıl kabul etsin?
Çocuk için en önemli ölçüt ailesinden gelecek olan destek ya da tepkidir. Kendinizden bir düşünün, çocukken anne-babalarımızın ne düşünüp ne hissedeceği önemli değil miydi?
Çünkü çocuklar bir yetişkin gibi kendi ayakları üzerinde durabilen ve henüz tek başına hareket edebilme yetisine sahip olmayan bireylerdir. Her duruma göre yetileri değişkendir. Dolayısıyla, hal böyle iken onlara göstereceğiniz tavır ve davranış ya da söyleyeceğiniz bir söz onların yapı taşına katkı olacak ya da tökez olacaktır.
Kıyaslama ne yazık ki ilk olarak ailede başlar. Sonra okulda devam eder. Bilinçli ebeveyni olan çocuklar çok şanslıdır. Çünkü temelinde kıyaslamaya maruz kalmadığından, sonraki dış faktörlere karşı bağışıklık sergileyip etkilenmeyecektir. Bilinçli öğretmenler ve eğitmenler de çocukların büyük şanslarıdır.
Çocuğa öncelikle kendi odağında olmayı öğretmelisiniz. Bir çocuk yetişirken; kendisini başkalarıyla kıyasladığında mutsuz ve güvensiz olacaktır. Yetersizlik duygusuyla hareket edecek ve her ne yaparsa yapsın beceremediğini zaten beceremediğini düşünerek bu bakış açısıyla devam ederek mutsuz ve başarısız olacaktır.
Kendisinden başka kıstas olmadığını ve kendisine odaklandığında neler başarabileceğini fark ettirmelisiniz. Bununla birlikte ilk önce bunun farkına varacak olan ebeveynlerdir. Her çocuk kendi içinde yetilere ve muhteşem özelliklere sahiptir. Bu özelliklerin potansiyelini taşırken, bunu açığa çıkarmak yerine; kıyaslama yaparak, bu potansiyelin üzerine toprak atıyorsunuz demektir.
Eğer illa ki kıyaslama yapılacaksa çocuk kendisinin kıstası olmalıdır. “Bir sonraki seferde daha iyi nasıl olurum ve önceki durumumdan daha farklı ne yaratabilirim?” bakış açısını çocuğunuza öğretmelisiniz. Buna öncelik ederseniz bakış açısı değişecektir.
Haydi, gelin yukarıdaki diyaloğu ve cümleleri değiştirip bir bakalım neler çıkarabiliriz?
-Anne-baba! Türkçe sınavından 80 aldım!
- Öyle mi? Bu harika! Biraz daha yükseltebileceğini düşünüyorum sen ne dersin?
-Anne-baba! Türkçe sınavından 50 aldım!
-Öyle mi? Bu nottan memnun olduğunu sanmıyorum. Daha yüksek not alabilmen için neler yapabilirsin ona bakabiliriz ne dersin?
Bence güzel resim yapıyorsun. Geliştirmen için yardım almak ister misin? Ya da başka bir alanda kendini deneyebilirsin.
Bir önceki deneme sınavından kaç almıştın? İlerleme kaydetmişsin/ Eksik bilgilerin var sanırım biraz üzerinde durmaya ne dersin?
İşte bir çocuğun kıstası kendisi olmalıdır ki kendisini keşfedip ilerleyebilsin.
Zaten muhteşem bir varlık olduğunun, kendine münhasır olduğunun bilincini vermelisiniz. Olduğu gibi, kendisi gibi olduğunda onu zaten sevdiğinizi ve değer verdiğinizi hissettirmelisiniz. Koşulsuzca, her ne olursa olsun sevildiğini hissetmeli.
Değer yargıları şekillenmeye başlarken, neyin uygun neyin uygun olmadığını kendisi keşfetmeye başlarken, bu koşulsuz sevginiz ona güven verecektir. Koşulsuz sevgiyi her ne istiyorsa kabul etmek olarak algılıyorsanız yanılıyorsunuz. Bir anne-baba olarak da bunun sınırını koymanız sizin elinizde.
Şuursuzca her şeye evet diyen bir ebeveyn iseniz burada bir yanlışlık var demektir. Bir uzmandan destek almanızda fayda var. Aşırı ilgi ya da aşırı ilgisiz olmak da dengeleri bozan davranış şekillerindendir.
Çocuğunuza gösterdiğiniz koşulsuz sevgi; onun ailesinden alacağı tek güç kaynağıdır. Diğer her şey sonra gelir.
Öz sevgiye sahip olan çocuk ise kendine güvenen ve kendine değer veren, özsaygıya sahip yetişkin olarak devam eder.
Dışarıdan gelen herhangi bir kodlamaya karşı da bir-sıfır öndedir.
Çocuklarınız sizin aynanızdır. Onlara hiçbir şey için hesap sormaya hakkınız yok. Çünkü ne verirseniz onu alırsınız.
Henüz yorum yapılmamış.